bugün

entry'ler (702)

gecenin şarkısı

uzun zamandır yoktum buralarda vakit bulamıyordum işiydi hayat telaşıydı derken. akşam saatlerinde bir şeyle karşılaştım birkaç saattir bir hüzün çöktü içime tamamen unuttuğum içimde de aklımda da bitirdiğim biriyle ilgili bir şey hala canımı nasıl bu kadar yakabiliyor diye düşündüm acaba bir şey mi kaldı içimde dedim evet kalmış, sevgi değil aşk değil ama nefret kalmış bana yaşattığı şeylerin acısı kalmış. hiç beddua etmedim, ah etmedim etmeyeceğim de... ama haketmedim de bunları. neyse...
gecenin şarkısına dönecek olursak berk baysal- bilmezsin diyorum. arkadaşım tavsiye etmişti fırsat bulamamıştım dinlemeye bugün tekrar atmış dinlemem için tam üstüne geldi bende yine geldim buraya kustum içimdekileri.

https://youtu.be/26ATB3-DbuI

atiye dizisi

şimdi dizinin başından beri o "örgüt" diye bahsettikleri, ekranlardan vızır vızır sesleri gelenler kimmiş aq yapacağınız dizinin dedirten dizi.

how i met your mother

az önce bitirdiğim dizi. bir boşluk oluştu, ben şimdi how i met your mother'ın yerini doldurabilecek ne izleyeceğim?

elmalı davası

çocukların çizdiği resimler, açıkça yazdıkları yazı ortada ama bu iğrenç sapıklar serbest bırakılıyor öyle mi? Yav ben böyle adaletin...

kızlar ikiye ayrılır cem garipoğlu

ne zaman duysam sinirlerimi bozan, münevver'in katledilişini bana hatırlatıp hem sinirlenmeme hem de üzülmeme sebep olan güya espri. buna gülmek için hem gerizekalı hem de vicdansız olmak gerekiyor.

en kötü burç

akrep çok fesattır kendini melek zanneder.
balık gizli sinsidir kendini çok iyi zanneder.

sizi anlatan şarkı sözü

ah bebeğim ben hala deliyim (bkz: hehehe)

oğuzhan koç

https://youtu.be/fS1qJ9FfmFE

şu şarkısı o kadar güzel olmuş ki...

yazarların yaşadığı aşk hikayeleri

lütfen sonunda kavuşmak olsun dediğim hikayemdir, anlatırdım ama çok uzun. kimseye ders verme niyetinde değilim ama keşke o zamanlar biri bana bunları söyleseydi; lütfen arkadaşlar lütfen, birine geç kalmayın, bakın her şeyin bi telafisi var, birini seversiniz ama olmaz zamanla unutabilirsiniz, biriyle sevgili olursunuz ama olmaz zamanla unutabilirsiniz v.s v.s ama birine geç kalırsanız onun pişmanlığını atlatamazsınız, ne kadar zaman geçerse geçsin o pişmanlıkla yaşarsınız. birlikte geçirdiğiniz günleri hatırlarken her anınızın sonunda "acaba o gün şöyle yapsaydım nolurdu" diye gerçekleşmemiş şeyleri hayal edersiniz, en son yaptığınız şey aklınıza gelince de "acaba o gün öyle yapmasaydım nolurdu" dersiniz. atlatamazsınız yani, yok. dostoyevski "aslında insanı en çok acıtan şey hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır." derken o kadar doğru söylemiş ki... elimde sadece dualarım ve bitmeyen umudum var. inşallah kimse bu durumu yaşamaz, aramızda yaşayanlar varsa da umarım hepimiz kavuşuruz yaşayamadığımız mutluluğumuza, sevdiğimize.

neslican tay

canım benim... daha gencecik, 3 kez kansere yakalanmış 3'ünü de yenmişti, 4.de olmadı bugün hayata veda etti... yılmadı ama, hep mücadele etti, bizlere ne kadar küçük sorunları büyüttüğümüzü gösterdi, sorun ne kadar büyük olursa olsun mücadele etmemiz gerektiğini öğretti, daha neler neler öğretti. inşallah diğer hayatını güzel yaşarsın güzel kız.

fal bakabilen yazarlar

varsa bi fallarına talibim.

sevilen şarkının vurucu cümlesi

üzülmeyi göze alsaydık o an, mutluyduk şu an.

o kadar iyi anlatıyor ki bu cümle...

sevilen şarkının en vurucu yeri

(bkz: sevilen şarkının vurucu cümlesi)

en zeki insanların burcu

boğa'yım ama en zeki net kova'dır bence.

sözlük yazarlarının itirafları

"bir yara, bir ömrü nasıl kanatır?" diye bi söz okumuştum yıllar önce, öyle okuyup geçmiştim, üstünde durmamıştım. bugün geldi aklıma bu söz tekrar, 1 buçuk yıl önce yaptığım bi hata, hiç durmadan beni kanatmaya hala devam ediyor, istesem de durduramıyorum. yaşanması mümkünken yaşayamadığım mutluluğumun sebebi bizzat benim, işte bu yara ömrümü hergün kanatıyor.

doctor who

ilk 4 sezonunu bitirip 5. sezonun 4.ü bölümüne geçtiğim dizi. Christopher Eccleston ve David Tennant o kadar yakışıyorlardı ki Doctor rolüne, onlardan sonra Matt Smith fazlasıyla sırıtmış, izleyesim gelmiyor. 9. ve 10. Doctor o kadar iyiydi ki ikisinin de tek bi kişi olduğuna inanıyordum izlerken, 11. Doctor gelince sanki başrol oyuncusu değil de Doctor komple değişmiş gibi oldu, sıkıcı bi hal aldı bence, umarım ilerleyen bölümlerde degişiyordur bu durum.

(bkz: fantastic)
(bkz: what are you gonna do moustrize me)
(bkz: allons-y)
(bkz: wibbly wobbly timey wimey)

bir de 9'un "nope" 10'un "what?" deyişine hastaydım, hala hastayım.

allons y

bu kadar mı tatlı söylenir bu kelime. 9'umun "fantastic"ine 10'umun "allons-y"sine hastayım. çok tatlı adamlar bunlar.

(bkz: doctor who)

fantastic

en sevdiğim Doctor olan 9. Doctor 'un tuhaf durumlar karşısında kocaman bir sırıtmayla birlikte söylediği "harika, olağanüstü" gibi anlamlara gelen sözcük.

(bkz: doctor who)

john verdon

güzel kitaplar yazan ancak asla tek solukta okuyup bitirecek kadar merak uyandırmayan yazar, bana göre bir diğer eksisi de öyle çok akılda kalmıyor "ne kitaptı ya da o nasıl bi olaydı be" dedirtmiyor kitapları. Peter Pan Ölmeli hariç tüm kitaplarını okudum Gözlerini Sımsıkı Kapat en iyi kitabıydı, Aklından Bir Sayı Tut kitabı da merak uyandırıyordu bi noktada ama bana göre bir Mario Mazzanti değil.

sevilen şarkının vurucu cümlesi

"senin kalbin ahşapcaymış, benimki kezzapca. bu aşk ahmakça..."